Adımız dopinge karışmasın diye resmi ağızlardan dillendirilmese de bugün olimpik düzeydeki birçok sporcu başarılı olabilmek için doping yapıyor. Aksi takdirde bırakın madalya kazanmayı olimpiyat barajını bile geçemezler. Özellikle atletizm, bisiklet, yüzme gibi birebir mücadele gerektiren sporlar ile büyük güç gerektiren halter gibi sporlarda ilaç kullanmak zorunlu hale geldi. Yarışmalar; sporcuların yanı sıra Farmakoloji ile Biyokimyacıların yarışması haline dönüştü. Doping olarak kabul edilen ilaçların dışında (Uluslar arası Doping Merkezi WADA. Her yıl doping listesini açıklar.) sporcunun performansını artıran, ona güç veren yeni ilaçlar keşfedilerek sporculara verilmektedir. Bizim bu konuda hiçbir resmi çalışmamız olmadığı için Uluslararası Spor organizasyonlarında başarılı olamıyoruz.
2008 Pekin olimpiyatlarından sonra öğretim üyesi Profesörlerden birinin bir açıklaması vardı. “Dopingden yakalananlar bu işi bilmeyen acemi sporcular” diye. Günümüzde aynen böyle; Dopingden yakalananlar acemi sporcular ve İlaç kullanmayı bilmeyenler.
2008 Pekin Olimpiyatları'nda tekvandoda ikinci olarak, gümüş madalyaya kazanan Azize Tanrıkulu Sertçelik X gazetesinden Fatih Vural’a dopingle ilgili yaptığı açıklamada "Ben bütün ülkelerin doping yaptığına inanıyorum. Biz bu konuda yetersiz kalıyoruz. Yarıştığımız dönemde bunların duyumlarını hep alıyorduk. Bazı branşların dopinge ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bunu söylemem belki yanlış; ama dünya bunu yapıyor! 2008'de konuşuluyordu, 'Çinliler yeni bir doping buldu. Doping listesinde olmayan bir ilacı kullanıyorlar. O yüzden çok madalya kazandılar” diyerek gerçekleri dile getiriyor.*
İlaç denince akla sadece doping gelmemeli. Sporcuların ihtiyacı olan ergojenik yardımcı sınıfındaki ilaçları sporcuların alması gerekiyor. Bu konuda antrenör ve sporcularımız bilimsel metodlardan uzak, kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanmakta ve başarısız olmaktadırlar.
Gençlik ve spor bakanlığı ile Federasyonların sağlık kurulları oluşturarak, sporcularımıza bilimsel manada ergojenik yardım yapılmalı Milli sporcuların ilaç masrafları karşılanmalıdır.
Başarısızlığımızın tek sebebi ilaç kullanmayı bilmeyişimiz değil tabi ki.
EKONOMİK VE TEKNOLOJİK GELİŞMİŞLİĞİMİZ
Sporda başarılı olan ülkelere baktığımız zaman ekonomik yönden güçlü ve gelişmiş ülkeler olduğunu görürüz.
Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına giren ülkelerin madalya sıralaması listesindeki yerleri, gelişmişlik sıralamasındaki yerleri ile aşağı yukarı paralellik arz ediyor. Halen temel gelişme kriterleri itibarıyla dünya ülkeleri arasında 21. sırada bulunan Türkiye'nin, (IMF, Nisan 2022 tarihli Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu açıkladı. Buna göre Türkiye dünyanın en büyük 21. ekonomisi.) ** 2020 Tokyo Olimpiyatları madalya dağılımında kazandığı 13 madalya ile sıralamaya giren 92 ülke arasında ancak 35'nci sırayı elde edebilmesi başarılı bir sonuç değil.***
Daha çok sayıda, başarılı ve daha nitelikli sporcu yetiştirebilmenin yolu, şüphesiz amatör spor branşlarında olabildiğince geniş bir toplum tabanına hitap edebilmekten; spor altyapısının örgütlenme ve işleyiş sistemiyle birlikte teknik ve fizikî kapasite olarak da güçlendirilmesinden geçer.
Sonuç itibarıyla stratejik önceliklere uygun olarak seçilmiş alanlarda; ne kadar geniş bir kitleye, ne kadar yaygın ölçüde, ne kadar geniş mali imkânlarla ve ne kadar sistematik ve etkili bir biçimde ulaşılırsa; ülkelerin sporcu potansiyelinin nicelik ve niteliği ve dolayısıyla uluslararası organizasyonlardaki başarı şansı o ölçüde artar.
LİSANSLI SPORCU SAYISININ AZLIĞI
Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Spor Genel Müdürlüğü verilerine göre 2017 yılında futbol hariç 58 alt branşta toplam 4.428.835 adet lisanslı sporcu bulunmaktadır. Bu sporcuların %33'ü kadın olup %66'sı erkektir. Yıllara göre sporcu sayısındaki değişime baktığımızda 2015 yılında %9, 2016 yılında %8 ve 2017 yılında oranında artış gerçekleşmiştir. SGM verilerine ek olarak Türkiye Futbol Federasyonu(TFF) ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı birimlerdeki lisanslı sporcularında katılması ile birlikte 2017 yılı lisanslı sporcu sayısı toplamı 6,9 milyon olmaktadır.
Alt branşlar bazında baktığımızda en fazla lisanslı sporcu +500.000 ile Futbolda yer almaktadır. Sonrasında sırası ile 406.185 kişi Taekwondo, 271.316 kişi Voleybol ve 214..550 kişi Atletizm ve 213.500 kişi de Basketbol branşlarında yer almaktadır. (****)
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2018 yılı sonu itibarıyla Türkiye'nin toplam nüfusu 80.810.525 kişi oldu. (*****)
Ülkeler -Genel Nüfus - Sporcu Sayısı (Lisanslı)- Kulüp Sayısı -Sporcu sayısının nüfusa oranı (%)
İtalya 59.539.717 15.338.000 71.000 25.8
Fransa 66.810.000 17.272.060 172.000 25,9
İspanya 46.064.604 5.000.000 20.588(*) 10,9
Türkiye (2018) 80.810.525- 6.890.377 14.009 8,5
Çizelge 1. Sporda bazı gelişmiş ülkelerin sporcu ve kulüp sayıları ile genel nüfus oranları
(2017)
Bu ülkelerde spor örgütlerinin başarı kriteri, sporu tüm nüfusa yaygınlaştırmaktır. Bu ülkelerde spor yapan insanların oranı genel nüfusun % 25-26 lara kadar ulaşırken, Türkiye'de bu oran sadece % 8.5 kadardır. (******)
Gerek bayan, gerekse erkek lisanslı sporcu sayısı sporda ileri gitmiş batı ülkeleri ile karşılaştırıldığında oldukça düşük kalmaktadır. Bu rakamlar da Türk insanının halen sporcu bir ulus olmadığımızı göstermektedir. Bu rakamlar dünya ülkeleriyle kıyaslandığında çok düşük olmasına rağmen bu sayı çoğu Avrupa Ülkesinde çok daha fazladır. Türkiye, diğer Avrupa ülkelerine oranla genç bir nüfusa sahip. Türkiye de (2021) 10 - 34 yaş grubu genç insan sayısının 32 milyon, 5-19 yaş arası 19 milyon çocuk ve genç bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde genç nüfus azalırken, Türkiye genç nüfusunun diğer ülkelere oranla arttığı görülmektedir.*******
FUTBOLUN EGEMENLİĞİ
Türkiye'de yıllardır amatör sporların yaygın hale gelerek, başarılı olmasının önündeki en önemli nedenlerinden biride; profesyonel futbolun, toplumun spora olan ilgi potansiyelinin neredeyse tümünü işgal etmesi, maddî kaynakların kullanımı ve spor örgütlenmesi üzerinde kurduğu ezici hâkimiyetle futbol dışı spor dallarına ve özellikle amatör sporlara gelişme şansı tanımamasıdır. ********
( Bu konuyu gelecek aylarda daha geniş işlemeye çalışacağım.
Sonuç olarak spordaki başarısızlığımızın nedenleri şöyle sıralanabilir.
İlaç kullanmayı bilmeyişimiz,
Ekonomik ve Teknolojik gelişme düzeyimizin yetersiz olması,
Sporun geniş halk kitlelerine yaygınlaştırılamaması,
Lisanslı sporcu sayımızın az olması,
Yetenek seçimi yapılmadan sporcuların tesadüfen çıkması,
Eğitim Sistemimizde Beden Eğitimi ve Spora yeterince yer verilmemesi,
Futbolun Egemenliği,
Spor Politikamızın olmaması,
Federasyonların yetersizliği,
Antrenör ve uzman eksikliği,
Tesis sorunu,
Sporcu psikolojisini yönetememek,
Sporcu ithali gibi sorunlar uluslararası spor karşılaşmalarındaki başarısızlığımızın sebepleri olarak sıralanabilir.
Yararlanılan kaynaklar:
* FATİH VURAL –“ Olimpiyatlarda neden çöktük?” Z. Pazar eki.12.08.2012
** https://tr.euronews.com/2022/04/29/en-buyuk-ekonomiler-listesinde-21-s-raya-dusen-turkiye-g-20-den-c-kacak-m
***https://www.olimpiyatkomitesi.org.tr/Ulke-Madalya-Listesi/138
**** GSGM. ( Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü)
***** TÜİK. ( Türkiye İstatistik Kurumu)
****** Hakan SUNAY, Bayram KAYA “TÜRKİYE İTALYA FRANSA VE İSPANYA SPOR SİSTEMLERİNİN SPOR KULÜBÜ YAPILANMASI DÜZEYİNDE KARŞILAŞTIRILMASI” SPORMETRE, 17(2), 75-91 2019 ANKARA
******* M. Fatih KARAHÜSEYİNOĞLU, F. RAMAZANOĞLU, E.NACAR, Y. SAVUCU,
M. O. RAMAZANOĞLU, O. ALTUNGÜL -“Türkiye’nin spordaki konumunun bazı Avrupa
Ülkeleri ile karşılaştırılması” 2005- ELAZIĞ
******** Doc. Dr. ULVİ SARAN “Futbolun Egemenliği” 14.08.2012. Z. Gazetesi syf:14
husus fulbol terörü,fatizmi,nederseniz ikincisi işten anlamayan liyakatsiz spor yönetici idareci v.s.kidiler