YABANCI ANTRENÖR VE SPORCULAR SPORUMUZA KATKI SAĞLIYORMU?
Ülkemizde yabancı antrenör ve sporcu sorunu, uzun yıllardır tüm spor dallarında tartışılıyor. Tartışmanın sebebi yabancı antrenör ve sporcuların ülke sporuna bir katkılarının olup olmadığı. Tartışmalarda yabancı antrenör ve sporcuların kendi antrenör ve sporcularımızın önünü kestiği ve bunun Türk sporuna zarar verdiği. Bazıları ise yabancı antrenör ve sporcuların, Türk sporuna katkıda bulunduğu, antrenör ve sporcuların gelişimine destek verdiği ve yol gösterdiği biçiminde. Bu iki düşünce sürekli olarak tartışılıyor spor gündeminde. Özelliklede sayın R. Tayyip Erdoğan’ın Olimpiyatlarda madalya alabilecek Türki Cumhuriyetlerdeki sporcuların Transfer edilerek Türkiye adına yarışmalarının sağlanmasını istedikten sonra bu tartışmalar iyice alevlendi.
Bilindiği gibi yabancı kökenli sporcular iki biçimde ülkemizde bulunuyor
1) Uzun süreden beri(evlilik vb. nedenler ile) Türkiye de yaşayan Türkiye vatandaşlık haklarına sahip vatandaşlar
2) Kısa süreli olarak kulüpler aracılığı yada ülke spor politikası gereği Türk vatandaşı yapılmış konuk(lejyoner:Bu işi para için yapan Türkiye ve Türklükle hiç alakası olmayan) Türkiye vatandaşlık haklarına sahip sporcular.
Devşirme tanımıbu iki türü birden tanımlıyor.
Ülkemizde sıkça tartışılan sorun devşirme sporcu değil, yabancı konuk(lejyoner sporcu ) sorunu.. Bu sporcular ile ilgili yorumlar şıkça yapılmakta buna karşın çözüm önerileri konusunda fazla öneri ortaya konmamakta. Çözüm için Öneriler getirilmeli? Amaç üzüm yemek olmalı, bağcıyı dövmek değil.Bu sorunu hep birlikte nasıl çözeriz?
Kendimizin yetiştirmediği, dilimizi dahi konuşamayan, "import"ların (hangi ırktan olursa olsunlar) Türkiye adına yarış ve derecelerinin sadece günü kurtardığı ve Türk sporuna birşeyler katmadığı kanısındayım. Uzun seneler memleketimizde kalıp Türk vatandaşı olmuş ve Türkiye de yaşayan sporcuları ( Atletizmdeki RamilGuliyevvb.) bu kapsamın dışında tutuyorum.Benim tepkim geçicikiralık olanlara.
Birçok spor dalında yabancı sporcular Olimpiyatlarda Türkiye adına yarıştılar ve hiç madalya almadan döndüler. Bu sporculara Devlet bütçesinden dünyanın parası ödendi. Bu paralarda heba oldu gitti.Eğer sporcu transfer edilecekse kaliteli olmalı, Olimpiyatlarda madalya almalı.
Kiralık, gelip geçici şekilde ülkemize gelen sporcuların kendi sporcularımızında önünü kestiğini ve Türk sporuna faydadan çok zarar verdiğini ve Türk sporcuları küstürdüğünü düşünüyorum.Sporcularımız kendilerine sahip çıkılmadığı ve yabancı sporculara çok daha fazla para ve ilgi gösterildiğini düşünüyorlar. Yabancı sporcular aldıkları parayı bilirler ve müsabaka sonrası ülkelerine çeker giderler. Onlara ayrılan para ve ilgi kendi sporcularımıza harcanmalı diye düşünüyorum.
Yabancı antrenörlere gelince onlarda ülkemize para kazanmak için geliyor, 2-3 sene kalıp gidiyorlar. Bu sürede yeni sporcu yetiştirmiyorlar. Elimizde yetişmiş,üst düzeydeki sporcuları çalıştırıyorlar. Yerli antrenörlerin 4-5 katı maaş alıyorlar. Her türlü ihtiyaçları federasyonlar tarafından karşılanıyor. Çalıştırdıkları sporcu başarılı olursa ne ala başarısız olursa suçlusu federasyon yada yerli antrenörler oluyor. Yabancı antrenörlerin sporcu çalıştırmak yerine bizim antrenörlerimizi eğitmeleri daha önemli diye düşünüyorum. Kısaca balık vermek yerine balık tutmayı öğretmeleri lazım.
Yabancı antrenör getirmek yerine, başka ülkelere eğitilmek üzere bizim antrenörlerimiz gönderilmeli.
Avrupa ve dünya şampiyonu, olimpiyat üçüncüsü Rıza Kayaalp, bir gazeteye yaptığı açıklamada “ Türkiye'de dereceye giren sporcuların ödüllendirilmesinde sıkıntı yaşanmadığını ama genç sporcuların yetişmesi için yeterli maddi kaynağın sağlanmadığını” belirtti.
Kayaalp, yerli firmaların daha çok yabancı sporculara sponsor olmayı tercih ettiğini ifade ederek, ''Maalesef Türk firmalarında yabancı sporcu hastalığı var. Amatör branşlara ve yerli sporculara yeterince destek olmuyorlar'' dedi.
Rıza’nın dediği gibi ülkemizde sporcu başarılı olunca herkes sahip çıkıyor. Ancak yetenekli yıldız ve genç sporculara sahip çıkılmıyor.
Türkiye’nin en kısa sürede spor politikasını oluşturup, Tüm federasyonların yetenek seçimi yapması seçilen bu sporculara her türlü desteğin verilmesi gerekiyor. Bazı spor dallarında seçim yapılıyor. Seçilensporcular seçildikleri ile kalıyor. ( örneğin: Atletizmi geliştirme projesi diye yarışmalar yapılıyor. Yarışlar yapıldığı ile kalıyor. Başarılı sporcular ne kamp, ne, eğitim merkezlerine alınıyor. Maddi ve manevi destek de verilmiyor. Sporcular yarış koşmuş oluyor.) Böyle projede olmaz, yetenek seçimide.
Son olarak duayen gazetecilerimizden Hıncal Uluç ağabeyimizin bir sözü ile yazımı tamamlıyorum. “ Süreyya Ayhan ortaokul ve lise dönemlerinde 2. 3. Oluyormuş. Daha sonra dünya şampiyonu oldu. Süreyya Ayhan’ı ortaokul ve lisedeyken geçen 1. ve 2. olan Sporcular neredeler?
*****
Yerli ve milli denir ya.Bu once insan olmali. Yunan akli ile, avrupalibilegi ile,brezilya yuregi ile turkiye sporuna kimsenin faydasiyok Bolca para ver veya verirmis gibi. yapip yabanci sporcu ile parayi paylas, fabrikayi buyut zihniyeti ile olmuyor.okullarimizda,gayetguzelsporcularimizcikiyor.desteklenmeyince yavrularimiz sonuyor.ortalama bir yabanciya verilen para bizim cocuklara verilsin.muhtesem basarilar gelir. Once insan yetistirmeli. İyi, basarili diye almanyadan maliye bakani,israilden genel kurmay baskani,paristen kultur bakani, rusyadan calisma bakanigetirsek iyi mi olur.biz kendimize yeteriz ama elitler yabanci hayrani.. illakiulkesini seven insan yetistirmeliyiz.